Değişim felsefesi dendiğinde akla antik felsefenin ünlü düşünürü Herakleitos gelir. Hemen herkes (özellikle lisede edebiyat kolunda okumuş olanlar) onun " Aynı ırmakta iki kez yıkanılmaz. " sözünü bilirler. Gerçi bu sözün gerçekten ne anlama geldiğini bilene, üzerinde düşünene rastlamadım...Ama bilinir işte. Herakleitos, temel olarak, varolan her şeyin sürekli bir değişme hali içinde olduğunu vurgulamak üzere, " Her şey akar " derken, yaratılmış her şeyin sürekli bir değişim hali içinde olduğunu, bunun sonucu olarak, sabit olan, dayanak noktası olarak alabileceğimiz neredeyse hiç bir şeyin olmadığını anlatmaya çalışır. Birazdan detaylarına indiğimizde, ne kadar güçlü ve derin bir düşünceyi yansıttığını anlayacağımız bu ifade, değişim felsefesini özetler ve bazı düşünürler üzerinde deriz izler bırakmıştır. Henri Bergson da bu insanlardan biridir. Kendisi 1859 - 1941 yılları arasında arasında yaşamış bir Fransız düşünürü olup, modern sanat ve felsefe üzerinde deri
Aşağıda Arthur Schopenhaurer'in iNSAN DOĞASI ÜZERİNE kitabından bir bölüm var. O kadar önemli bir konuda, öylesine sıradışı bilgiler veriyor ki... Mutlaka okumanız gerekir diye düşündüm. Benim bu güne kadar Astroloji'den ve hayattan öğrendiğim her şey ile tam uyum içinde, destekliyor ve yeni ufuklar açıyor... Hadi bakalım: KARAKTER Erdemli bir yaşam yerine uzun, mutlu ve parlak bir yaşam sürmek isteyenler tıpkı daima büyük roller –zafer ve gösterişi temsil eden roller– oynamak isteyen budala aktörler gibidir. Zira asil önemli olan şeyin neyi oynadıkları veya ne kadar oynadıkları değil nasıl oynadıkları olduğunu göremezler. İnsan hiçbir zaman değişmediği ve ahlaki karakteri de yaşama boyunca tamamen aynı kaldığı ve aldığı rolü karakterinde en küçük bir sapma olmaksızın, sonuna kadar oynaması gerektiği için ne tecrübenin ne felsefenin ne de inancın gelişiminde en küçük bir etkisi bile olmaz. Bu durumda şu soru ortaya atılır: Yaşamın anlamı nedir? Temel olma niteli
İtiraf etmeliyim ki, Astroloji konusunda, başkalarının ne düşündüğünden çok, kendi düşüncelerim, değer yargılarım beni zorlamıştır. Geçirdiğim ağır hastalığa neyin neden olduğunu araştırırken, en önemli nedenlerden birinin “esnek olamamak ve doğanın akışına direnmek” olduğunu sezmiştim. Fakat bunu nasıl detaylandıracağımı, akışı nasıl anlayacağımı bir türlü yerli yerine oturtamıyordum. Astroloji’nin yardımcı olabileceğini de seziyordum fakat bilime, rasyonel düşünceye neredeyse tapan bir mühendis olarak içim rahat değildi. Astroloji’ye bu ikilemler içinde başladım. Tam da mühendislik eğitimime yakışan bir şekilde, astroloji’nin neden-sonuç ilişkisi içinde çalışan, bir bilim olduğunu düşünerek ve anlatarak işe başladım. Geçen haftaki yazımda, Dr. Michel Gauquelin’in matematiksel modeller, istatistik ile Astroloji’yi bağdaştırma çabalarının beni fazlaca etkilemediğini size anlatmıştım hatırlarsanız. Fakat ilk başlarda bu böyle değildi. Tam tersine, böyle çalışmalar olduğunu öğrendiğ
Yorumlar
Yorum Gönder