Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

11 - Neden burada ve bu zamanda?

Resim
Bu yazıyı yazmaya, üzerinde pek konuşulmayan, tabu bir konudan, ölümden ve astrolojinin ölüm hakkında söylediklerinden bahsetmek için oturdum. Fakat işler umduğum gibi gelişmedi. Bu sefer, yazı kontrolü ele aldı ve beni düşündüğümden farklı noktalara götürdü. Oysa, ölüm hakkında düşünmek ve yazmak istememin kendimce bir nedeni vardı;  Bir süredir tepemizden geçmekte olan (transit) Plüto, Merkür’ün doğum anımdaki pozisyonuna ( biz buna natal pozisyon diyoruz)  120 derecelik açı yapmakta. İsterseniz, bu etkinin ne olduğunu ve beni nasıl yönlendirdiğini, bazı mitolojik arketiplerle anlatarak yazıma başlayayım. Benim için bu açının ifade ettiği şu: Gerçeği, fakat köküne kadar gerçeği aramakla, hayatımızdaki bazı konuları bitirmek ve yeni şeyler başlatmakla, yani öldürmekle ve yaratmakla ilgilenen, aynı zamanda ölüler dünyasını yöneten mitolojik tanrı Plüto, bu yılın başlarında, zihnimi temsil eden tanrı Merkür ile karşılaştı ve ikisi konuşmaya başladılar. İki yıl kadar da ko

10 - Tanrı, dua ve aşk…

Resim
... Spinoza’ya göre Tanrı Doğa’dır veya Doğa Tanrı’dır ve her şey Tanrı’da veya Doğa’dadır. O halde Tanrı, her şeydir. Ve her şey olan, aynı zamanda hiçbir şey değil midir? İşte bir diğer skandal da budur. Bu tanrı ne yaratır, ne yardım eder, ne ödüllendirir, ne cezalandırır. Spinoza Doğa’dan –mükemmel- diye söz ederken, asla Doğa’dan –iyi- diye bahsetmez, yani -mükemmel’e moral bir değer atfetmez. Kaldı ki meselenin tam da böyle bir değer atfından ortaya çıktığını düşünür. Bu anlamda onun derdi, bu tür atıfların neden olduğu inadequat (eksik ve yetersiz) Doğa ve Tanrı anlayışlarının yerine adequat (tam ve yeterli) bir anlayışı geçirmektir.” Tanrı, dua ve aşk… Hatırlarsanız, bir önceki yazımda şu cümleleri kurmuştum: “ Gelişmeleri yönlendirmek için joker isteme, yani dua etme hakkımız da var. Fakat ben ağlak çocuklar gibi sürekli Tanrı’dan bir şeyler istemenin iyi bir fikir olmadığını düşünüyorum. Önemli bir varta atlattıktan ve ağlayarak aldığım yardımla hayata tutunabildi

9 - Evlilik üzerine

Resim
Bu gün evlilik üzerine konuşacağız. Biliyorum, artık çok dertli bir konu evlilik. Çoğu insan, erkek ya da kadın, evliliğinden memnun değil. Çevremizde boşanmalar iyice arttı. Anne babalarımızın bir ömür boyu süren evliliklerine artık nadiren rastlamaya başladık. Bir şekilde devam eden birçok evlik de pek mutlu görünmüyor doğrusu... Peki, ne oldu? Eskiden de böyleydi de biz mi fark etmiyorduk? Kapitalist, endüstriyel toplum hepimizi daha tatminsiz yaptığı için birbirimizden beklentimiz çok mu arttı? Ya da kadınlar ekonomik bağımsızlıklarına kavuştuğu için artık baskıcı ve tek yönlü evliliklere “eyvallah” etmez hale geldiler? Şüphesiz bunların hepsi doğru ve geçerli argümanlar. Fakat ben, bildiğiniz gibi, hayatın sihirli bir yanı olduğuna inanan biriyim ve sadece rasyonel akıl yürütme ile evlilik konusunun ele alınamayacağını düşünüyorum. Astroloji de ilişkilerimiz ve evlilik konusunda önemli bilgiler veriyor, bunları birazdan anlatacağım. Fakat buna başlamadan önce, evliliğin “ne o

8 - Döngüler

Resim
Sevmediğimiz şeylere de ihtiyacımız var Bu yazıyı yazmaya oturmadan birkaç dakika önce, kalbim hızlı hızlı çarpmaya başladı. Hatta soluğumu sıkıştıracak kadar. Eskiden olsa, taşikardi geçiriyorum diye endişeye kapılırdım. Fakat bu kez arkama yaslandım ve kalbimin bunu neden yaptığını düşünerek gülümsedim. Yaklaşık bir dakikalık bu sıra dışı sürecin, aylarca yıllarca aynı ritmi sürdürmek için gerekli, hatta zorunlu bir kaos olduğunun bilincindeyim artık. Çünkü hiçbir periyodik sistem, sonsuza kadar bozulmadan aynı ritmi sürdüremez. Ritmin, yani düzenin kaosa, kaosun da düzene dönüşmesidir esas olan. Evrenin düzeni böyle kurulmuştur ve bu gerçek Güneş sistemimiz için de aynen geçerlidir.   Bizim hayatımız da döngüler üzerine kuruludur. Astroloji ile uğraşanlar bunu çok iyi bilirler. Birçok döngü aynı anda iş başında olduğundan etkilerin tekrarlandığını fark etmeyiz. Üstelik, aynı etki ikinci kez geldiğinde, ben o eski ben değilimdir artık. Tıpkı artık kalbimin hızlı hızlı çarpmasına

7 - Astrolojinin anarşist manifestosu

Resim
Sonuçta yaratıcı hiçliğin (creato ex nihil) aradan yaklaşık 4000 yıl geçtikten sonra hava durumunu tahmin etme bahanesiyle ve kaos teorisi kılığında, müzenin tozlu penceresinden hayatın içine atladığını görmek beni gerçekten mutlu ediyor.  Geçen haftaki yazımızda, Bernadette Brady’nin “Astrology: A place in chaos” adlı kitabını incelemeye başlamıştık.  Brady, bu gün hüküm süren dini ve bilimsel dünya anlayışında, astrolojinin kendine sağlam bir yer bulamadığını, çünkü Astroloji’nin doğduğu zamanlarda ve yerlerde bambaşka bir dünya anlayışının ve mitlerin hüküm sürdüğünü anlatarak işe başlıyordu. Bu mitlerde, hiçlikten doğan bir düzen anlatılıyordu. Dolayısıyla, hiçlik, nam-ı-diğer kaos, boş ve karanlık bir yer değildi. Tüm hayatı, olası tüm formları içinde barındıran, rahim benzeri bir yerdi. Bir kez, hiçlikten bir varlık çıktığında, diğerlerinin çıkmasına da yardım ediyor, birden yeni bir düzen zuhur ediyordu. Bu düzen bir süre geliştikten ve büyüdükten sonra, bu kez yönünü kao